Eribe Kartal Hürkuş

Eribe Hürkuş, 30.10.1918 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Annesi Remziye Hanım, Vecihi Hürkuş’un kız kardeşidir. Eribe savaş yıllarına doğduğu için babası ve dayısı Milli Mücadele’ye destek olmak için Ankara’ya Atatürk’ün yanına geçmiştir. Bunu öğrenen İngilizler Vecihi Hürkuş’un annesi Zeliha Niyir Hanım’ı ve kız kardeşi Remziye Hanım’ı rahat bırakmamışlardır. Bundan dolayı Zeliha Hanım kızını ve torunlarını alıp Eskişehir’e gitmiştir.

Ancak Eskişehir’e gitseler bile savaşın acımasızlığı peşlerini bırakmaz. 12 Ocak 1921’de Eskişehir, Yunanlılar tarafından bombalanır. Ve bu kazada Remziye Hanım 23 yaşında şehit düşer. Eribe bu olaydan bir hafta öncede babasının şehadet haberini öğrenir. Zeliha Hanım büyük bir acıyla 3 torunu  ile birlikte Ankara’ya gitmeye karar verir. Ancak Emel henüz 1 yaşında olduğu için zorlu savaş koşullarına dayanamaz ve yolda ölür. Eribe küçük yaşında hem annesiz hem de babasız kalır. Eribe o saatten sonra anneannesi ve dayısı ile büyümeye başlar. Vecihi Bey’i babası olarak  bilir. Vecihi Bey’de onu kızı olarak görür.
Artık Kurtuluş Savaş’ı kazanılmıştır. Ve Cumhuriyetin ilk adımları atılmaya başlanmıştır. Yeni Türkiye kurulurken o yıllar Eribe için de kolay geçmemiştir. Ancak Vecihi Bey ailesine kol kanat germiştir. Eribe 1932-1934 yılları arasında  Kadıköy’deki  “Vecihi Sivil Teyyare Okulu”nda Vecihi Bey’in kızları Gönül, Sevim ve Perran ile oynarken havacılığa olan tutkusu başlar. Vecihi Bey’in bütün aileyi uçurması üzerine bu heves iyice canlanır. Ama Eribe’nin Vecihi Hürkuş’tan bir farkı vardır: O uçucu olmayı değil atlayıcı olmayı ister.Vecihi Bey,Türkkuşu’na Başöğretmen olarak atanınca aile 1936’da Ankara’ya göç etmek zorunda kalır. O yıl Kadıköy Orta Okulunu bitirmiş olan Eribe, Ankara Kız Lisesine kaydolur ve Türkkuşu’na girer. 16 yaşında pilotluğu öğrenir.

3 Mayıs 1935’te Atatürk’ün emri üzerine okul Cumhuriyet’in 13. yaşını kutlamak için hava gösterilerinde yer alacaktır. Bunun üzerine çalışmalar başlar. Ancak Eribe dayısının onun için endişelenmesinden dolayı gösteride uçmak için ondan izin alamaz. Bundan dolayı Eribe hazırlıkları yerden takip eder. 29 Ekim’e dört gün kala Eribe o zamanın THK başkanı Fuat Bulca ile karşılaşır. Ve onunla izin konusunda dayısı ile konuşmasını rica eder. Bulca, Eribe’nin bu  isteğini geri çevirmez ve Vecihi Bey ile konuşur. Bu konuşmadan sonra Vecihi Bey, Eribe’nin uçma isteğini kırmak istemediği için gönülsüzce de olsa izin verir. Bunun üzerine Eribe 800 metreden başarılı bir atlayış  yapar.
Ve o büyük gün gelir. Bütün hazırlıklar tamamdır. Ancak Eribe kadroda olmamasına rağmen atlamak ister. 18 yaşında olmasına rağmen Vecihi Bey’in izni gerekmektedir. Çünkü Eribe’nin atlayış için hala hazır olduğuna inanılmıyordu. Ama Vecihi Bey, Eribe’nin ısrarlararına dayanamayıp bilmeden de olsa onun son arzusuna izin vermiş olur. Bu izin ile Eribe’nin adı listeye eklenir.
Uçak belli bir yüksekliğe çıkar ve Eribe uçaktan atlar. Yerden herkes uçaktan onun ayrılışını bir karartı olarak görür. Ama Eribe yere yaklaşık 600 metre kalmasına rağmen hala paraşütünü açmamıştır. O anda Vecihi Bey bir terslik olduğunu anlayıp bir yandan o tarafa koşup bir yanda da “Aç artık şu paraşütü!” diye söylenir. Eribe yere çok yakında olsa paraşütünü açabilir. Ancak o bunu yere çakılmaktan kurtaramaz.

Vecihi Hürkuş’a göre kazanın sebebi: Eribe uçaktan atlamaya hazırlanırken heyecanlanıp paraşüt kabzasını, askı kolonu ile birlikte tutar. Kabzayı çekmek istediği zaman, kolon uzamadığı için de paraşüt açılmaz. O zaman yedek paraşütü hatırlar, virilde iken yedek paraşütü açar fakat doğrulurken ayakları yedek paraşüt kordonlarına dolandığı için o da kapanır ve korkunç kaza meydana gelir.
Bir çok kişiye göre Eribe yerden çok göğe aitti. Ve öylede oldu. Kazadan 21 saat sonra 30.10.1936 saat 06.10 da ruhu sonsuzluğa uçtu. Eribe çok zorlu bir hayat geçirmesine rağmen “İlk Kadın Hava Şehidi” olarak adını tarihe altın harflerle yazdırdı. Ve bir çok kadına hayat hikayesi ile hala örnek olmakta.

Vecihi Hürkuş’un Kaleminden:
Vecihi Hürkuş o gün kızının gözleri önünde düşüşünü izledi. Ve o gün belki de hayatının en kötü günüydü. Yıllar sonra yazdığı “Havalarda” kitabında da bugünü “Yavrumun Şehadeti” bölümünde anlatmış:
“29 Ekim 1936. Bu büyük gün, kim bilirdi ki hayatıma korkunç bir ızdırap sahifesi olacakmış. Evvela düz bir akışla başlayan hareket kısa bir zaman sonra vrile (spin) kapılarak havanın boşluğu içinde yuvarlanmaya başladı. Bilemiyorum ben ne haldeydim. Yalnızca duyduğum, boğucu bir heyecan içinde hançerlerinden boğuk boğuk yavruma duyurmak istedikleri ‘Aaaç aaaç.’ diye bir çığlık halinde haykıran, etrafımda toplanan talebelerimin sesleriydi. Tayyareden ayrılışından sonra 100, 200, 400 ve 600 metre düşüş halinde yavrum bir taş gibi her an büyüyen bir hızla boşlukta yuvarlanıyor, paraşütünü açamıyordu.
Bu an, bir heyecan içinde çırpınan duygularım ne ile ifade edilebilir? Acı içinde titreyen dudaklarımla ulu Allah’ıma yalvarıyorum, yalnız O’ndan istimdat ediyorum, yavrumu koru… Tam 600 metre düşüşten sonra bir an yavrumun üzerinde beyaz bir kubbe göründü. Evet paraşüt açılmıştı ama ne idi bu menhus tesadüf. Açılan paraşütü uçan bir yıldızın kuyruğu gibi büzüldü ve sonra yavrum dumanlı gözlerimde kayboldu. Koşuyorum. O yere koşuyorum, nasıl bir koşuş bu, heyecanım bende şuur diye bir şey bırakmamış ki bacaklarıma hakim olamıyorum ve düşüyorum. Yine sıçrıyor koşuyor ve koşuyorum, yanıma yetişen motorlu araçları istiskal eden bir his var içimde. Çocuklar ‘Hocam gel gel.’ diye bağırıyorlar, güvenim yok ben onlardan daha çabuk yetişeceğim yavruma inancı var içimde.
Nihayet yavrumun yanındayım. Karşılaştığım hazin sahne ile ruhumu karartan korkunç hadise arasında manası anlaşılmayan bir tezat var. Totom 800 metreden düşüyor ve şimdi yaşıyor. Makulata sığmayan bu hali ifade edecek tek kelime ‘Mucize.’ Yalnız yaşamak değil, hem konuşuyor… Ben mi öldüm ya Rabbi?
Heyecanla üstüne atılıyorum ve yavruma sarılıyorum. Beni görünce gözlerinde beliren bir sevinç hali var. Gülüyor, gülmeye çalışıyor. Yavrum çektiği büyük acıyı suni tebessümü ile etrafına hissettirmemeye gayret ederek bir hata sandığı hareketimi mazur göstermek için, ‘Babacığım kabzayı çektim çektim çok uğraştım ama paraşüt açılmadı. Sonra yedek kabzayı çektim, sonrasını bilmiyorum babacığım.’ diye inliyordu.”
“Öldürücü derdin örtüsü”                                                              
Vecihi Hürkuş, hatıralarında manevi kızı Eribe’nin hastaneye götürülürken belden aşağısının felç olduğunu anladığını, o sırada daha fazla acı çekmemesi için yanına gelen doktorlar tarafından yapılan morfin nedeniyle acısını hissetmediğini, sadece solunum güçlüğünden şikayet ettiğini aktardı.
Vurulan morfinin Eribe’nin asıl büyük sorununun anlaşılmasının ise önüne geçtiğine dikkati çeken Hürkuş, “Yalnız ızdıraplarının değil, öldürücü derdinin de örtüsü oluyordu.” diyerek, yazısına şöyle devam etti:
“Kuvvetli bünyesinin tahammül haddine katılan morfinin tesiri ona bütün doktorları şaşırtacak kadar normalin üstünde bir kudret vermişti. Doktorlar muayenelerinde ızdıraplarını soruyorlar, o sadece ciğerlerinden muzdarip olduğunu normal bir insan gibi konuşarak söylüyordu. Yavrumun bu mücadelesi tam 9 saat devam etti. Yavrum komalar halinde bile hep uçuyor ve hep atlıyor, sonra da ‘Babacığım açtım, açtım fakat o açılmadı.’ diye inliyordu. Sabah saat 06.10’da değişmeyen kaide tecellisini göstermişti. Gözleri son bir defa ‘Anne’ feryadı ile etrafında aranmış ve kapanmıştı. Doktorlar ve hemşireler etrafında, bütün bakışlar onun kapalı gözlerinde sessiz ayakta idik. Bir feryat, bir hıçkırık tufanı, yaşlar artık beni dinlemedi. Bütün sevgimi, şefkatimi, ümidimi ve her şeyimi bağladığım evladımın feryat idi bu.”
Vecihi Hürkuş, “cüretli bir uçucu” ve “Türk havacılığının ruhen çok erken yükselmiş bir vücudu” diye tanımladığı yeğeni Eribe Kartal Hürkuş’un vefatının ardından hatıralarını yazmaya devam etmekten de vazgeçti.
E-bültene Abone Ol Merak etmeyin. Spam yapmayacağız.

Yazar

Havacılığa gönül vermiş kişiler olarak sizler için yazılar paylaşıyoruz.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hızlı yorum için giriş yapın.

Giriş Yap