Havada Yakıt İkmali
- 2
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
Havada yakıt ikmali çoğu zaman askeri uçaklar tarafından tercih edilmektedir. Günümüzde yolcu uçaklarına ise bu yakıt ikmal sistemi konmamıştır. Tarihteki ilk havada yakıt ikmali, 27 Nisan 1923 tarihinde, iki DH-4B uçağıyla Amerika Birleşik Devletleri’nin San Diego şehri semalarında gerçekleştirilmiştir. Bir süre sonra, aynı tipte üç uçağın katılımıyla denemeler tekrarlanmıştır. Sonrasında ise sürekli olarak sınırları bir adım öteye taşımaya yönelik adımlar atılmıştır.
Buradaki amaç ise bir uçağın havada daha fazla havada kalmasını ve daha fazla mühimmat, veya operasyon malzemesi ile kalkmasını sağlayabilmektir. Bunlar bir ülke için çok büyük güç çarpanıdır. Askeri havacılıkta havada yakıt ikmali sistemi, askeri gücü yüksek olan devletler tarafından kullanılabilmektedir. Havada uçaklara yakıt ikmali yapan ise tanker uçaklardır. Tanker uçakları tarafından yakıt ikmali yapılırken genellikle 2 yöntem kullanılmaktadır. Bunlardan ilki Boom sistemi adını verdiğimiz yöntemdir. Boom sisteminde, tanker uçaklarının kuyruğunda teleskobik kola benzer, rijit yapılı ve tanker uçaktaki operatör tarafından kontrol edilen bir eklenti bulunmaktadır, uçaklar arası bağlantı da bu eklentinin yönlendirilip, yakıt alacak uçağın yakıt ikmal yuvasına yerleştirilmesiyle sağlanmaktadır.
Diğer bir yöntem ise Hose-and-Drogue sistemidir. Sepet sistemi olarak da bilinmektedir. Bunda ise uçağın yine kuyruğuna yakın bir bölgeden veya kanatlarından bir hortum salınır. Hortumun ucunda sepete benzer bir cisim vardır. Aslında tam sepet değildir. Rüzgar tulumu denmektedir. Hortumun ucunda bulunan rüzgar tulumu, hortumun havada stabilizasyonunu sağlamakta Yakıt ikmali yapacak pilot bu rüzgar tulumuna yaklaşır ve uçağındaki yakıt ikmal probunu, tulumun içindeki huniye yerleştirerek yakıt ikmal işlemini gerçekleştir. Hose-and-Drogue sisteminin en büyük olumsuz yönlerinden biriside sabit olmadığı için havadaki etmenlerden ciddi şekilde etkilenmektedir. Hortumun çok fazla hareketli olması pilotun işini zorlaştıracaktır.
Bu yöntemlerden hangisinin tercih edileceği ise o ülkenin hava kuvvetleri’nde ki uçaklara göre değişkenlik göstermektedir. Şuan Türkiye’de Boom sistemi kullanılmaktadır. Elimizdeki F-16’lar Boom sistemini kullandığ için bu yöntem tercih edilmiştir. Eğer F-16 değilde, Dassault Rafale kullanıyor olsaydık Hose-and-Drogue sistemi ile yakıt ikmali yapıyor olurduk. Dediğim gibi bunlar uçaktan uçağa değişmektedir. Aynı zamanda yakıt ikmali bir tek savaş uçaklarında değil birçok hava taşıtında kullanılabilir. Askeri kargo veya AWACS uçakları tarafından da kullanılabilir. Ülkemiz ise KC-135 Stratotanker uçaklarını faal bir şekilde kullanmaktadır.
KC-135, sivil yolcu uçağı olan Boeing 707 üzerinden geliştirilen bir tanker uçağıdır. Biraz eski uçaklar olsalar bile ülkemizin yaptığı modernizeler ile günümüzde sorunsuz bir şekilde uçmaktadırlar. Bir ara Türk Hava Yollarından emekli olması planlanan Airbus A-330-200 uçaklarına gerekli işlemler yapılarak tanker uçağa çevrilmesi ardından da Hava Kuvvetlerimize katılması gündeme gelmişti.
Hava Kuvvetlerimizde ki Airbus A-400M nakliye uçaklarının havada yakıt ikmali yapılarak menzillerinin önemli ölçüde artırılması planlanıyor. Fakat A-400M uçakları Hose-and-Drogue sistemi ile havada yakıt ikmali yapabilmektedir. Boom sistemi bir adaptör kit yardımıyla Hose-and-Drogue olarak da kullanılabilmesi dolayısıyla A-400M uçaklarına yakıt ikmali yapabiliriz. Aslında Hose-and-Drogue sistemi daha az maliyetli ve daha az bozuldukları için personel tarafından daha sıcak bakılmıştır. Ama bu hava kuvvetlerinde kullanılan uçaklara bağlıdır. Bu yazımında sonuna gelmiş bulunmaktayım. Yorum yapmayı ve sosyal medya hesaplarımı takip etmeyi unutmayın:)
Bu yazıyı da beğenebilirsiniz: