McDonnell Douglas DC-10

- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
McDonnell Douglas DC-10 Üç motorlu, orta ve uzun mesafeler için tasarlanmış, geniş gövdeli bir uçaktır. İki motor kanatlarda yer alırken üçüncü motor kuyrukta, dikey stabilizatörün altına yerleştirilmiştir. Var olduğu dönem piyasasının şartlarında Airbus A300, Boeing B747, Lockheed L-1011 gibi uçaklarla yarışmıştır. DC-10 uçaklarının tasarımı, birleşmeyi takiben, McDonnel Douglas tarafından 1967 yılında başlamış, ilk uçuşunu 1970, ilk teslimi 1971 yılında American Airlines’a yapılmıştır. 1989 da üretimine son verilmiş ve Yerini daha sonra 1990 yılında servise giren MD-11’e bırakmıştır.
1970 yılında ilk uçuşunu yapan uçak toplam 456 ade türetildi. Üretildiği ilk günden günümüze kadar 61 adet irili ufaklı olaya karışmış. Bu olaylardan 15 adetinde ölümlü kaza olarak kayıtlara geçmiş. Uçağın en çok kaza yaptığı ülke ise 6 adet kaza ile ABD. En ölümlü kaza 346 kişinin hayatını kaybetmesiyle Türk Hava Yolları’nın TC-JAV tescilli uçağının 1974 yılında Fransa da düşmesi ile meydana gelen kaza olarak kayıtlara geçmiş. En ölümlü yıl 3 kazada 603 kişinin hayatını kaybetmesi ile 1979 yılı olmuş.
Mcdonnell Douglas her ne kadar savaş dönemlerinde kar sağlamış gibi görünse de aslında kaza tarihi oldukça kabarık bir uçak firması. O yüzden DC 10’un yaptığı kazalara pek de şaşmamak gerek. Yukarıda bahsetmiştik en ağır kazasının Türk Hava Yollarına ait olduğundan. Şimdi gelelim DC 10un olduğu gibi Türk Hava Yolları’nın da en ağır uçak kazasına.
3 Mart 1974 Fransa
3 Mart 1974 tarihinde THY’nin McDonnell Douglas DC-10 model yolcu uçağı, Paris – Londra seferini yaparken Paris’in kuzeyinde bulunan Ermenonville Ormanı’na düştü. 346 kişi hayatını kaybetti bu kazada. Kazanın olduğu dönem havacılık altın çağını yaşıyordu. Bu bizim ülkemizde de böyleydi. Dönemin en gözde uçak modeli DC-10 idi. 400’e yakın yolcu taşiyabildigi için bu uçak havayolu şirketlerinin rağbetini kazanmayı başarmıştı. DC-10, yolcu kontenjanının fazlalığı ve ilginç teknik özelliklerinin yanı sıra bagaj kapısının içeriden dışarıya doğru açılması itibarıyla da diğer uçaklardan ayrılıyordu. Zaten o bagaj kapısı onun başına çok işler açtı.
Türk Hava Yolları’nın İstanbul-Paris-Londra seferini yapacak olan TK981 uçuş sayılı ve TC-JAV kuyruk tescilli uçağı, İstanbul’dan az sayıda yolcusu ile sorunsuz kalkış yapmıştı. Öğlen saatlerinde Paris’e indiginde Paris’te çok yoğun saatler yaşanıyordu. Fransa-İngiltere arasında yapılan rugby maçını izleyen İngilizler BOAC pilotlarının grevi yüzünden boş uçak bulamıyorlardı. Neredeyse boş olan ve kısa zamanda yolcuları Londra’ya götürecek olan THY uçağı onlar için bir şanstı. Uçak kalkıştan birkaç dakika sonra 7000 feette radarda kayboldu. TK981 de 12:40 sularında yüksek gürültülü bir ses duyuldu ve sol arka kargo kapısı açılarak uçaktan koptu. Bu kopma esnasında kabin zemini çöktü ve 2 sıra koltuk, 6 yolcu kaza mahaline 15 km uzaklıkta uçaktan dışarı fırladı. Ayrıca, hidrolik boruları ve elektrik kabloları zarar görüyor ve uçağın rudder ve elevator’ı, 2 ve 3 numaralı motoru kontrol edilemiyor. Pilotlar ne olduğunu anlayamamışlardı ve bütün güçleriyle uçağı düzgün bir şekilde uçurmaya çalışıyorlardı. Uçak bir süre düz olarak uçtuktan sonra burnunu aşağıya doğru verdi. Artık tamamen kontrolsüz kalan uçağı pilotlar hiçbir şekilde yönlendiremiyorlardı.
Kazanın şiddetinden dolayı kazada vefat eden 12’si mürettabat olmak üzere 334 kişinin her birinin bedenine maalesef ulaşılamamış. Bazı insanlar uçağın düştüğü Ermenonville ile Ermeni terörünü ilişkilendirmiş ve sabotaj iddialarını desteklemişlerdi. Çünkü sabotaj olasılığı o dönemde saçma bir ihtimal değildi. Nitekim uçaktan bir patlama sesi gelmiş ve infilak eden bir enkazdan bahsedilmişti.
Kazanın en önemli nedenlerinden birisi yer hizmetlerinde görevli olan Cezayirli bir bagaj görevlisiydi. Görevli İngilizce bilmediği için uyarıyı okumayarak uçağın kapı kolunu sert bir şekilde kapatmıştı. Kapı, kokpitteki göstergelerde kapalı olarak görünüyordu. Halbuki sert kapatma sonucu içerideki demir menteşeler yamulmuş ve kapı düzgün kapanmıştı. Kargo kapıları tam kapanmasa bile dışardan müdahale edilen kol yerine oturmuş yani kilitlenmiş gibi görünüyor ve kokpitteki kapı açık sinyalide sönüyordu kaza anında. Bu olay ilk kez bu kazada falan da yaşanmıyordu. Kazadan iki yıl önce aynı olay Amerika’nın da başına gelmişti ve hiçbir önlem alınmamıştı buna rağmen. Amerika kazasında uçaktaki insanlar şanslıydı çünkü hidrolikler ve elektrik kabloları zarar görmemiş ve pilotlar uçağı yere indirmişlerdi. Ama bu kazada böyle bir güzellik yaşanmadı.
Bu arada bu kaza THY’nin en büyük kazası ancak 346 kişinin hayata veda ettiği bu kaza, o güne kadar Dünya Sivil Havacılık Tarihi’nin en büyük kayıplı uçak kazasıydı. Bu kazadan 3 yıl sonra ise 27 Mart 1977 tarihinde Santa Cruz de Tenerife’de bir Pan-AM’a ait B747 ile KLM’e ait B747’nin pistte kafa kafaya çarpışmasıyla 583 kişinin hayatını kaybetmesiyle tarihin en ölümcül kazası yaşandı. Daha sonra bu 1974 uçak kazası havacılık tarihinin dördüncü büyük kazası olarak tarihte yerini aldı.
1 Yorum
airbus a300 gibi SlRADAN bir uçak asla Efsane DC10’un rakibi olamaz, ayrıca airbus DC10’larin döneminde yoktu